LÜKS RESTORAN KORKUSU..!

LÜKS RESTORAN KORKUSU..!

Hava atarlar ya, “Dünyaaaayı gördüm ben” Sıra bende; 221 Özerk ülke, 170 Birleşmiş milletler ülkesi gördüm. Hiç birinde Türkiye’deki kadar “Lüks Restoran Korkusu” yaşamadım.

Nedir lüks restoran korkusu? Hesap korkusu, Kazıklanma korkusu. Ne geçirdiler, ne geçirecekler korkusu.

Bir kere, çoğunda menü yoktur. Pandemi bahane oldu. Ama web sitelerinde yani digitalde de menü de yoktur. Sorarsın, neler var? “Sayayım ağabey” der, zaten o sekizincisini sayarken sen birincisini unutursun. Fiyatlar? “Sen sor ben söyleyeyim” der. Hele balıkçıdaysan en az 40 çeşit, her biri farklı fiyatlı meze vardır. Garson kendisi aklında tutamaz fiyatları. Korka korka yemeğini, mezeni ısmarlarsın. Acaba Fava 15 miydi, 45 mi? Karides’e ne demişti? 100 mü? Ohaa! Ben 30 duydum. Acaba kuver ne kadar? %10 garsoniyeyi de kendileri mi koyacaklar? Bir de üstüne KDV koyarlar. Ohh, Bermuda şeytan üçgeni Kuver-Garsoniye-KDV‘yi ekleyince hesap olur kaymaklı kazık..!. 300 küsür düşündüğünüz hesap 1000 TL gelir karşınıza Başında da garson hala bahşiş diye bekler. Tatsızlık olmasın diye 3, 5 bir şeyler daha koyarsın. Parayı koyduğun süslü deriyi öyle bir kapatır ki, sanki suratında şaplak. “E zaten hesaba eklemişsiniz” dersen de hafifçe kulağına eğilip, “ağabey, hem takip edemiyoruz hem de puan sistemi diyerek oradan bize ancak kırıntı düşüyor” derler.

“Ne var ki bunda, 1000 TL’ya Lahmacun satılan bir yerde 1000 TL iki kişi bedava” diyenler olabilir. Söyleyeyim, oralara da gittim. Menüde koca koca Lahmacunun fiyatı yazıyor, üstelik 3’lü kazığın (Kuver-Garsoniye-KDV) hiç biri yok. Yani fiyatları pahalı olabilir ancak bence çok dürüst, çok namuslu yerler oralar.

Bodrum Yalıkavak’da işte böyle bir Balıkçı Restoranına gittim. Tabi ki hamama girip terleyeceğimizi biliyorduk, ancak yağlı kazığa oturtulacağımızı hesap etmemiştik. Yan yana 2 masaydık ve diğer masada yabancı misafirler vardı. Garibim saf saf, “Kapıda fiyat listesi yok” diyor garsona 3, 5 kez. Garsonda “Ne diyo bu Salak, ne kapısı, ne menüsü?” edasıyla bakıyor turiste. Peki diyor turist, “menü var mı?” Menü yok, “Digitalde yani web sitenizde var mı fiyatlar?” Yok. “Peki nasıl öğreneceğiz fiyatları ve yemekleri?” Garson kafa göz yararak ve çevre yardımıyla neyin ne olduğunu ve fiyatlarını saymaya çalıştı. Sonra kendisi sıkıldı. “Come come” diyerek zavallıyı dolabın önüne götürdü. Yirmi dakika içeride kalan adam nevri dönmüş bir şekilde geri geldi ve karısına, kızına durumu anlatmaya çalıştı. Başarılı olamayınca bu kez ailece dolabın önüne gittiler. 80 çeşit meze için bu ne, bu kaça derken sanırım mideleri sırtlarına yapıştı. Ya, bir de kadın garsona her birinin kalorisini sorduysa…? Yok, yok sanmam. O suratsız garson çoktan bıçaklardı kadını.

. Daha fazla bu duruma şahit olmamak için  restorandan çıktım.

Peki nedir aslında olması gereken, ne yaparlar yurtdışında özellikle Avrupa’da restoranlar sıralayalım;

  • Kapıda, gece de görülsün diye ışıklı bir menü asılıdır. Müşteri fiyata bakar, eğer uygunsa neyi kaça yiyeceğini bilerek içeri girer. Medeni ülkelerde kapıda değil, içeride menü olması sakıncalıdır. Arkadaşınla, Ailenle restorana gelmişsin. Kapıda menü yok. Oturmuşsun, yerleşmişsin masana. Menü geliyor ve görüyorsun ki fiyatlar bütçenizin üzerinde. O kadar zor ki artık o masadan kalkmak. Mecburen bir iki bir şey yiyip kendini zor atarsın restorandan. Buna ticarette “müşteriyi kayığa oturtmak derler” Genelde turistik mekanlarda kapıda duran “gel gelci” tayfanın vazifesi budur.
  • Menüde fiyatların yanı sıra kalorisi hatta gramajı da yazar.
  • Ekstra alınacak Kuver, Garsoniye, Müzik, KDV vs varsa onu da altta büyük puntolarla belirtmek zorundadır.

Daha fazla dünyaya rezil olmadan, insanları mağdur etmeden, Ticaret, Turizm, Maliye bakanlıkları ve Belediyeler bu duruma el atmalıdır.

Kısaca, fiyatlar Avrupa ayarındaysa, sistemini de Avrupa standartlarında kurmalıyız…