YİNE YENİDEN MEHMET NURi ERSOY

 

Bürokrat yapının kendisine ve iş aile hayatına sekte vurduğunu düşünüp, tüm bakanlar milletvekili zırhı altına girerken, o siyasetten uzak duracağının sinyalini verip bu teklifi reddetmişti.

Yaptıklarının yapamadıklarının yanında daha ağır bastığını örneklerle belirtip, kendisine Bakanken değil koltuğunu bıraktıktan sonra bir teşekkür yazısı yazmıştım.

*Not: Ne Mehmet Ersoy ile şahsi ne de şirketi ETS ile ticari irtibatım yoktur.

Öyle gözüküyor ki, kendisi, Sayın Cumhurbaşkanın ısrarlarına dayanamayarak 2. kez bakanlık teklifini kabul etti. Hayırlı olsun. Ancak bu kez sorumlulukları biraz daha artmış gözüküyor.

Neler mi ?

  • Sürekli kendi eski dönemindeki turist sayısı ve gelir rekorlarını yenilemek zorunda kalacaktır.
  • Turizm Geliştirme Ajansı TGA, vergiye (paraya) endeksli koltuk dağılımından vazgeçmeli. Burada, otelci fazla para verdi diye koltukların %70’i ile, Acentacı ise 1 koltukla temsil ediliyor. Oysa otelci sadece kendi otelini, en fazla kendi bölgesini düşünür. Acenta ise Edirne’den Kars’a, Gastronomi’den, Kültür turlarına, Kuş gözetlemeden, Müzelere kadar 1001 çeşit turizm ve bölgeye hitap eder. Dünyada ise otelciler asla turizmci değil yatırımcı olarak görülürler. Yine dünyada, TGA gibi oluşumlarda sadece turizmciler yani seyahat acentaları ağırlıktadır. Rehberlik, taşımacılık, konaklama vs sektörlerinden birer temsilci ya vardır ya yoktur.
  • Müzelerde ve ören yerlerinde dış ülkelerde olduğu gibi görsel Show’lar düzenlenmeli, ilintili döneme ait giysi ve teçhisatlı görevlilere yer verilmeli, akşamları, arzu eden turist gruplarına ilgili dönemin müzik ve gastronomisi eşliğinde etkinlikler düzenlenmelidir. * Not: 2017’de EFES’te denendi. Sosyal medyada “Sünnet Düğünü yapıyorlar” dedikodusu yayılınca bu tür etkinlikler yasaklandı.
  • Marka oluşturabilecek bölgelerin yurtdışı fuarlarda bağımsız olarak temsil edilmelidir. Bu bölgeler topyekûnTÜRKİYE standı altında fuarlara katılmamalıdırlar. Ör. Kapadokya, Antalya, Bodrum, Kuşadası, GAP, Karadeniz vs bağımsız temsil edilmelidir. Yani, Marbella, PhiPhi, KotaKinabalu, Bali, Koh Samui, Langkawi, Las Palmas, İbiza, Cebu, Cote d’azur, Zanzibar, Cancun, Galapagos,  Cape Verde, Phuket, Hawaii vs gibi. Bu bölgelerin hangi ülkede olduğunu birçok kişi bilmez. İnsanlar Phuket’e gittim der, Tayland’a gittim demez. Ertesi sene, PhiPhi, bir sonraki sene Pattaya, Krabi’ye vs gider. Oysa hepsi Tayland’dadır. Bizde ise, gemi ile 5 saat Kuşadası’na gelen turist kendini Türkiye’ye gitmiş sayar. Görülmüş ülke olarak Türkiye’nin üstünü çizer.
  • Yurtdışında olduğu gibi, turistlerin ödediği konaklama vergileri, olduğu gibi otelin bulunduğu bölge belediyesinin turizm bütçesine aktarılmalı. Aktarılmalı ki, o belediye, beldesini daha da güzelleştirsin, daha çok turist alsın.
  • Her şey dahil sisteminin denetim altına alınıp farklı katagorilere ayrılması önemlidir.
  • Ve elbette senelerdir sürüncemede kalan yeni yasamız ve Türkçe Rehberlik düzenlemesi gibi yarım kalmış işlerin tamamlanması gerekmektedir.
  • Bir umudumuz da, Türsab ile olan küskünlüğün “devlet gücü” kullanılarak sonlandırılması olabilir.

Yolu açık olsun…