TURSAB VE TUREB KANUN TASLAKLARINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR.
TURSAB VE TUREB KANUN TASLAKLARINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR.
- Bilet acentasıyım. Mecbur muyum bilet acentaları birliğine girmeye?
HAYIR. Dileyen istediği ilgili birliğe gider, mevcuttaki acentalar da isterlerse TÜRSAB’da kalabilirler.
- Rent a Car yapıyorum. Tatil satmıyorum. Ne işim var TÜRSAB’ta?
Çok haklısınız. Bence de bir yönetmelikle sizlerin ya kendi birliğinizi kurmanız ya da ayrılmanız gerekir. Turistler ev kiralıyor diye emlakçıları da TÜRSAB üyesi mi yapalım? Eski başkana kalsa emlakçıları da TÜRSAB’a alalım derdi J Maksat giriş parası ve aidat ödesinler. Yönetim de çatır çatır yurtiçi yurtdışı yesin o paraları.
- Otobüste Rehber bulundurma mecburiyeti kalktı. Ancak ben yine de Rehber alsam olur mu?
Elbette. Ayrıca; otobüste rehber almamak bir zorunluluk değil. Ancak, yabancı tur otobüslerinde rehber almak zorunlu olmalı. Çünkü memleketimizin Ermeni, Kürt, İnsan ve Kadın Hakları meseleleri, Atatürk’ümüz, Dinimiz, Yaşam tarzımız ehil olmayan kişiler tarafından yanlış, çarpıtılarak veya eksik anlatılabilir.
İlgili madde, yönetmelikle değiştirilmelidir. Bu bir MiLLi GÜVENLiK SORUNUDUR. Ayrıca, otobüste Rehber bulundurmanız şirketinizin değerini artıracaktır.
- Otobüste Rehber alınmaz ve sadece ören yerlerinde alınırsa 13.000 Rehber Ören yerlerine yığılacak.
Doğru değil. Aksine, eski kanundaki tur başlangıcında rehber alma zorunluluğu nedeniyle rehberlerin %80’i 3 büyük şehirde konuşlanmıştı. Bugün özeller hariç 552 Müze ve 144 Ören yeri bir o kadar da Turistik alan var. Yeni kanun uyarınca, Rehberler ya şehrin havaalanından veya Otellerinden itibaren gruba katılabileceklerdir. Elbette ören yerlerinde, özellikle münferit gelenler için İtalya Pompei, İspanya El Hamra Sarayında olduğu gibi dönüşümlü rehberler konuşlanacaktır.
- Türkçe rehberlik çıkarsa rehberlerin kalitesi düşer.
Tamamen demagoji. Özellikle sosyal medyada, sanki yabancı turiste yabancı dil bilmeyen rehber verilecek algısı yaratılıyor. Ve bunun yanlış olduğunu bilmelerine rağmen, bilinen tanınan simalar da bu algı operasyonunu pekiştirme çalışmaları yapıyorlar. Bunu etik bulmuyorum. Dil bildikleri halde, bir çok yetersiz rehber olduğu gibi, dil bilmediği halde, bir çok rehberden bilgili veya onların tabiri ile “kaliteli” rehberlik okulu mezunu genç olduğu bir gerçektir. Zaten bu gerekçeyle, yeni kanundaki “rehberlerin 5 senede bir dil sınavından geçmeleri” hususuna şiddetle karşı çıkıyorlar.
Cem Polatoğlu