TUNCELİ
Avrupa Birliği, Erasmus Stratejik Ortaklıklar departmanı TOURiBOOST isimli bir proje gerçekleştiriyor. Bu proje, kültürel mirasa sahip, çok fazla bilinmeyen, tanıtımı yeteri kadar yapılamamış turizm varlıklarını tanıtmak amacını güdüyor. Bu bağlamda Türsab’da, benim de dahil olduğum bir komite oluşturuldu. Komite de Tunceli, Sinop, Ermenek, Kelkit Vadisi ve Aladağlar bölgelerimizi inceledik ve nihayetinde konuyla ilgili AB temsilcileriyle Budapeşte’de yaptığımız toplantıda Tunceli’yi ön plana çıkarttık.
Geçtiğimiz günlerde de Türsab, İstanbul Boğaziçi YTK Başkanı Yüksel Türemez ve Kültür Turizmi İhtisas Birimi Başkan Yardımcısı Erdal ÇERİ başkanlığında Tunceli’ye konuyla ilgili inceleme gezisi yaptı.
Bu geziye, eski adı Abdul El Aziz olan Elazığ’a uçakla geçip, Şehirde ve eski Ermeni yerleşim bölgesi Harput‘ta kısa bir tur yaptık. Elazığ’da dikkatimizi çeken, Diyanet işleri başkanlığınca binlerce öğrencinin faydalanması amacıyla yapımı süren devasa “Küllüye” oldu. Yerel rehberler, halkın büyük çoğunluğunun Alevi olduğu bu bölgede, Sünni eğitime ağırlık veren Diyanetin külliye yapmasını manidar bulduklarını söylediler. Bu kısa gezimizin ardından Keban Baraj Gölü üzerinden feribot ile Tunceli’ye geçtik. Bir Gemi Mühendisi olarak ilgimi çeken, Feribot çıkışlarının tek yönlü olması. Bu nedenle onlarca kamyon, TIR, arabalar gemi boyunca geri geri girip park ediyorlar. Halbuki küçük bir işlemle feribotların giriş-çıkışlarının çift yönlü hale getirilmesi 2 günde mümkün.
TUNCELİ
Şehre girer girmez bu güzel Anadolu kentinde dikkatimizi çeken az nüfusa rağmen, süpermarket sayısından fazla kitapçı olması. Protest bir şehir Tunceli. Bunda, %99 oranında okur-yazarlığın, aydın, araştıran, kıyaslayan, çok okuyan ve tabiatıyla çok sorgulayan halk olmasının etkisi var. Ayrıca, Alevilik kültürünün de bu protest, sorgulayıcı oluşuma katkı sağladığını düşünüyorum. Otelimize yerleşip gece manzarası muhteşem olan Munzur nehri kenarında akşam yemeğine geçtik. Şehirde ve restoranda beklediğimizden çok kızlı erkekli gruplar vardı. Kimisi el ele, kimisi şortlu, mini etekli.Gençlerin güvenli bir ortamda, neşe içerisinde muhabbet ve kahkahaları, bu şehre gelmeden önce bazı endişeleri olan bizleri çok sevindirdi, umutlandırdı. Üstelik diğer dünya kentleri gibi, açık alanda sorunsuz içki içilebilen ender Anadolu şehirlerinden biri Tunceli.
Tunceli, yeni başkanları Fatih Mehmet Maçoğlu’nun popülerliği sayesinde 1 milyon turiste ulaşmış. Bizler de kendisi ile uzun sayılabilecek bir görüşme yaparak Tunceli’nin turizm potansiyeli üzerine görüştük. Ovacıkta mucizeler yaratan başkandan Tunceli halkının beklentisi çok büyük. Başkan ise bundan pek hoşnut gözükmüyor. Çünkü merkezi 40 bin nüfus olan şehrin belediyesini 35 milyon TL borçla kayyumdan devraldığını belirtiyor ve borçla Tunceli’ye yatırım yapmak çok zor diyor.
Tunceli’de ilgimi çeken bir diğer unsur, köyünden hiç çıkmamış yaşlısı dahil herkesin kusursuz İstanbul şivesi ile konuşması oldu. Şehirde sanayi yok denecek kadar az, organik tarım ise çok önemli bir yer tutuyor. Bölgede endemik bitkiler, sebzeler, ters lale, mantarlar ve yöreye özgü tek dişli yaban sarımsağı yetişiyor. Ovacıkta ise Mehmet başkanın yaptığı tesislerde 6 ay kayak yapmak mümkün.
Bölge nüfusunun %95’i alevi. Alevîliği Horasan’dan buraya yerleşen Anadolu Erenleri ve Türkmenler getirmiş. Dinlerini yaşam biçimi haline getirmişler. Mesela kadın hep ön planda. Çalışma hayatında da kadınları her noktada görüyoruz. Çok eşlilik yok.
Bir akşam Vali Sn.Tuncay Sonel‘in misafiri olduk. Vali, muhteşem enerjik, zeki ve alışıla geldiğimiz “ağır” devlet adamı kimliğinden uzak, renkli bir kişilik. Kartvizitinde cep telefonu yazan benim tanıdığım tek vali. Telefonu, koruması veya sekreterinde değil, direkt kendisi açıyor. Halk onu direkt cebinden arayabiliyor. Sonel, Kayyum olarak burada Belediye başkanlığı da yapmış. Elbette devletin imkanlarını da kullanmış ama bölgede çok güzel işler başarmış. Girmediği, yardım eli uzatmadığı yaşlı, hasta, muhtaç evi bırakmamış. Gereğinde hastalar, hamileler için helikopter bile kaldırmış. İçerisinde göl olan, yürüyüş, koşu, bisiklet parkurları, sosyal tesisler, spor salonu, restoranlar, kafeler olan devasa bir şehir parkı yaptırmış. Seviliyor. Cem evlerine de yardım ediyor. Vali Tuncay Sonel, Belediye başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu başkanı yanımızda aradı. Halef selef olarak tatlı tatlı birbirlerine takılıyorlar. Umarım bu çekişmeli beraberlik şehre olumlu yansır.
Şehirde ilgimi çeken diğer hususlar şöyle; Tunceli’nde henüz çapa değmemiş bir çok ekim alanı var. Bom boş. Terör nedeni ile el değmemiş. Mezarlar ise her yerde. Bahçesinde bile aile mezarlığı olan evler var. Bu durumu son Karadeniz gezimde Ulusoy’ların evinde görmüştüm. Ne bilim, ben babamın mezarından 10 metre ötede uyuyamazdım mesela.
Terör bitmiş sayılır. Bölgede binleri bulan terörist sayısı şimdilerde parmakla sayılacak kadar azalmış. Olaylar da azalmış, sürekli saldırılara uğrayan korunaksız karakollar taşınmış, yerlerine daha güvenli ve korunaklı Kalekol‘lar, kuleler yapılmış.
Tunceli dönüşünde 1 gece Elazığ’da kaldık. Grup dedi ki, 30 binlik Tunceli’yi anlatmaya 4 gün yetmedi 400.000’lik Elazığ’ı 15 dakikada anlattılar. Ben sanmıyorum. Elazığ’a tekrar sadece Elazığ’ı görmek için gideceğim.
Tunceli’de gezilecek yerler;
Munzur Vadisi; Bu vadide bulunan parkta, dağ keçileri, av kuşlarından ur kekliğine, bunların yanı sıra 1518 bitki örtüsü 227 çeşit endemik bitki bulunmaktadır. Buradaki endemik bitkilerinin bazıları; Çan çiçeği, Erzincan kirazı, Bindebirdelik otu, Munzur kekliği, Munzur düğün çiçeği ve Dağ çayı. Mengüçlüler döneminde inşa edilen Pertek Kalesi’ni ziyaret edebilir, Tunceli’nin doğası en güzel yeri Ovacık’ta ise trekking yapabilirsiniz.
Kısaca tadı damağımda kaldı bu şehrin. Tekrar görmek kısmet olur inşallah.