ANADOLU ATEŞİ turizmcilerle el ele…

ANADOLU ATEŞİ sezon boyunca özellikle yabancı turistlere yönelik gösteri yapmak amacı ile tadilatı yeni biten Emek sinemasında biz seyahat acentalarına özel bir gece düzenledi.

ANADOLU ATEŞİ her zaman ki gibi özgün ve konusunda rakipsiz.. Ancak Mustafa Erdoğan gösterinin başında bizlere “Sizler bizim dostumuzsunuz,  bu nedenle mutlaka bizi eleştirin, daha iyi olalım” dediği için yazıyorum.

Öncelikle Emek Sineması’nın yenilenmesinde emeği geçenlere teşekkürler. Salonda geçici olduğunu düşündüğüm bir iki eksiklik söz konusu; Mesela, havalandırma çok yetersiz.  Ses sadece ön taraftan geliyor. Arkada oturanlar için ses dağılıyor. Keza ışıklandırma da hatalar var. Koltuklar yani taban arkalara doğru yükselmeli ki önde oturanın kafası değil, sahne görülebilsin.

Genel değerlendirmeye gelince; Gösterinin ilk bölümünün hemen hemen yarısı belki Beyoğlu’nu yansıtmak amacıyla bildiğimiz kot, gömlek, T-Shirt sokak kıyafetleri ile oynandı. Ama ilk sahnede sokak kıyafetleri ile yapılan gösteri seyirciyi sarmadı. Çünkü Beyoğlu’na çıkınca zaten sokak kıyafetleri ile Karadeniz, Sulukule, Doğu, Kafkas folklörü oynayan en az 3-5 grup bulabilirsiniz. En azından dansçılara eski İstanbul kıyafetleri giydirilip sahneye çıkarılabilirdi. Sanki, sokaktan çağrılmışlar da gelmişler hissi uyandırmasalar iyiydi. Bu Show için 45 Euro veren turistimiz bu kıyafetleri beğenmez.

Her gösteri sonrası ışıklar öyle ani, hızlı ve parlak yanıyor ki sanki “alkışlayın!” diye insanları zorluyor.

Arkada resim ve video akışları düz ekran üzerinde olsa iyi olur. Giriş çıkışlı sahne ve duvar girintileri ekran resimlerini, figürleri bölüyor. Anlamsız kılıyor. Ya düz bir perde inebilir ve resimler videolar orada akabilir veya resimler videolar sinemadaki gibi sahne boyutunda kalabilir.

Eskiden Anadolu Ateşi gösterilerinde hemen her bölümün bir hikayesi, masalı vardı diye hatırlıyorum. Yöresellik ve kıyafetler uyumlu olarak vurgulanırdı. Anadolu’da hikaye masal çok. Mitolojide ise gani. Sanki şimdi sırayla kızlar erkekler durmadan kıyafet değiştirerek çıkıp bazı figürler yapıyorlar gözüküyor. Ama ne hikayeden bişi anladım ne mizansenden. Hatta çoğu kıyafetler konuyla, müzikle, yöreyle alakasız, belirsiz veya anlamsız geldi.  Sahne akışı ve hikayeleri ise gösteri öncesi verilen föy’lerde belirtilmeli.

Gösteri yapan Kızların figürleri iyi. Ancak,  birkaç Erkek dansçıda göbeklenme mevcut.

Çerkezim. Danslarımız sadece sert hayt-huyt hareketlerden ibaret, kıyafetlerimiz ise asla allı-pullu bandanalı “mandrake” kıyafeti değildir. En azından birkaç oyuncudan biraz daha zor hareketler beklerdim diye not alırken 2. yarı tekrar bir Kafkas grubu sahne aldı ve beni çok fena mahcup etti. Şahaneydiler.

Ama itirazım şu ki; Allı, pullu kıyafetlerle Kılıç, mandrake kıyafeti ile Kafkas oynanmamalı. Ayrıca aynı şerit-pullu pantolon ile erkekler 3 kez sahne aldılar ki acaba uğur mu getiriyor diye düşünmekten kendimi alamadım.

Gelelim dansözlerin kıyafetine; Hiç bir Arap ülkesinde dahi bu kadar kapalı dansöz kıyafeti yoktur. Tüm gösteri boyunca “hiç bacak görmedik” desem umarım beni sapık ilan etmezsiniz. Dansöz dahil.

Arkada geçen resimler ve videolar daha özenli seçilebilir; Örneğin, Mevlana gösterisinde, arkadaki görsel Ayasofya değil de Mevlana veya Konya ile ilgili olsa çok daha iyi olur.

Gösterinin başında ve sonundaki modern danslara gerek olmayabilir. Gösteriye gelenlerin izlemek istedikleri bu olmasa gerek. Kendi memleketlerinde discolarda, sokakta yeteri kadar modern figürlerle dans edenler var.

Ancak toparlamak gerekirse Mustafa Erdoğan yine eldekinin en iyisini yapmış. Emek harcamış, riske girmiş, bayrağımızı 97 ülke ve 293 şehirde dalgalandırmış. 4000 canlı performans ve 40 milyon izleyiciye ulaşmış. Bu durumda bizlere Mustafa’nın önünde saygıyla eğilmek, alkışlamak, takdir etmek ve binlerce kez teşekkür etmek düşer.

Emeğine sağlık Mustafa Erdoğan.